"Dardenne Kardeşler", sinema dünyasını biraz olsun takip edenlerin, yeni filmlerini heyecanla beklediği iki yönetmen; ancak film cahili bendeniz bu yönetmenleri bu yıl tesadüfen tanıdım. Son filmleri Le gamin au vélo (Bisikletli Çocuk), Cannes Film Festivali'nin "Jüri Büyük Ödülü"nü Nuri Bilge Ceylan'ın "Bir Zamanlar Anadolu'da"sıyla paylaştı. Bu yıl İzmir'de de düzenlenen Filmekimi'nde izlediğim yegâne film olan Bisikletli Çocuk, Dardenne Kardeşler ile ilk randevum oldu. İster istemez Bir Zamanlar Anadolu'da ile kıyasladığım ve belki de yanlış olan bu kıyaslama nedeniyle pek sevemediğim bir film olan Bisikletli Çocuk'tan sonra dün, 6 yıl sonra İzmir'e gelen Gezici Festival kapsamında Dardenne Kardeşler'e ait iki film daha izledim: Le fils (Oğul) ve La promesse (Söz). Bu kez her iki filmi de sevdim; ancak bu yazımın konusu oluşturan Söz bana, Dostoyevski'nin Suç ve Ceza'sını okuduğum zamandan beri kendime sorduğum bir soruyu tekrar sordurttu: Kendimizce mantıklı olduğunu düşündüğümüz sebeplerle vicdanımızın sesini susturmak mümkün mü?
Dardenne Kardeşler'in 1996 yapımı filmi Söz, bu soruya şöyle bir yanıt veriyor: Hayır, vicdan mantığı yener! Filmin başında bir tamirhanede gördüğümüz ve birkaç sahnede küçük hırsızlıklardan keyif alan biri olduğunu anladığımız, kaçak yollardan ülkeye giriş yapan kişilere babasının patronluğunda oldukça kötü koşullarda barınacak yer bulan ve onlara fahiş fiyatlarla temel ihtiyaçlarını gidermeye yarayacak ürünler satan bir çırağın vicdanının hikayesi aslında Söz. Serseri ve para düşkünü bir babanın serseri ve para düşkünü oğlu Igor'un hayatı, müfettişlerin, kaçak işçi çalıştırdıkları gerekçesiyle baba Roger'ın sorumluluğundaki bir şantiyeye teftişe gelmesi, bu teftiş öncesinde, filmin başında karısını ve yeni doğmuş çocuğunu ülkeye getiren Amidou isimli bir kaçağın iskeleden düşerek ölmesi ile allak bullak olur; çünkü Amidou ölmeden hemen önce Igor'dan karısına ve çocuğuna bakacağına dair söz vermesini ister. Amidou'nun karısı Assita'dan bu ölümü gizleme kararı alan baba, kendisinin de Igor'un da çıkarlarına en uygun olan şeyi; Assita'dan bir şekilde kurtulmanın yollarını arar: Amidou ortadan kaybolmuştur ve Assita'nın yapacağı en akıllıca iş Amidou'nun İtalya'daki erkek kardeşinin yanına gitmektir; ancak verdiği söz, Amidou'nun cesedinin üzerine çimento döken umursamaz ve bencil baba Roger'a inat, Igor'un genç, serseri ve para düşkünü ruhunda bir deprem yaratır. Bir anlamda o ölümden sorumlu olan Igor'u bir kolundan mantığı diğer kolundan ise vicdanı çekiştirmektedir.
İnsanları hayvanlardan ayıran şey nedir? Biyolojik açıdan hayvanlardan bir farkımız yok, farklı DNA sarmallarına sahip olsak da aynı hücreleri taşımaktayız. Uzun yıllar, özellikle Sanayi Devrimi'yle birlikte bilimin büyük bir hızla geliştiği 19. yüzyıldan beri bu soruya verilen yanıt "Analitik düşünebilme, öğrenebilme ve öğrendiğini aktarabilme yeteneği" şeklinde olmuştur; ancak özellikle günümüzde bu soruya bu şekilde kesin bir yanıt vermek artık olanaksız. Biliyoruz ki farklı algı düzeylerinde de de olsa hayvanlar da düşünebiliyor, alet geliştirebiliyor, geliştirilmiş bir aleti çözebiliyor, öğrenebiliyor ve öğrendiklerini aktarabiliyorlar. Şu halde sorumuz hala yanıtsız: İnsanları hayvanlardan ayıran şey nedir?
Bu soruya günümüzde pek çok farklı yanıt verilebilir sanırım; ama bir sıralama yaparsak ilk beşe alacağımız yanıtlardan biri de vicdandır. Dardenne Kardeşler'in bu soruya Söz'de verdikleri yanıt da bu: İnsanı insan yapan şeylerden biri de vicdanıdır! Verdiği sözün altında ezilen vicdanına kulak veren Igor, aslında kendi çıkarlarına bütünüyle aykırı davranmaktadır. Roger, Assita'yı söylediği bir yalanla İtalya'ya gitmeye ikna etmiştir; ancak Igor'un vicdanı buna el vermez. Verdiği söz, kişiliğindeki bütün o çıkarcı ve sorumsuz yanları susturmuş ve içindeki insan konuşmaya başlamıştır. Igor'un vicdan azabı filmin sonunda doruğa çıkar ve yaptığının sonuçlarına katlanamayıp bütün suçunu itiraf eden Raskolnikov gibi, Amidou'nun öldüğünü, babasıyla birlikte üzerine çimento döktüklerini, kendisinin buna karşı çıkmasına rağmen Roger'ın bu ölümü ondan gizlediğini Assita'ya itiraf eder. Üstelik bunu, Assita'dan kurtulmaya en yakın olduğu anda yapar. Igor'u bu itirafın ardından, Assita'yla birlikte bir tünelin sonunda gerisingeri yürürken görür, filmi bitiririz. Analitik düşünceyle hareket eden Igor için aslolan kendi çıkarıdır; Assita'yı orada bırakmalı ve yoluna devam etmelidir; ancak onu insan yapan değerlerden biri, vicdanı buna izin vermez.
Bisikletli Çocuk'u sevmememin bir nedeni de kurduğu iyimser dünyaya inanamamamdı. O filmdeki tesadüf bana fazla zorlama gelmişti. Söz de iyimser bir dünya kuruyor; ama sorduğu soru ve verdiği yanıt ile beni kalbimden vurdu: Vicdan mantığı yener! Bir diğer deyişle, ne olursa olsun insanlık bir şekilde kazanır.
Dileyelim ki Dardenne Kardeşler haklı olsun...