Çizim: Ezgi Bilgin |
"Bugün kafamı huzurbuçuğa çevirdiğimde, damağıma bir tatlı huzur çalınmasını sağlayan inançta en çok, gençliğe özgü o köksüz; ama saf ümidin tadı öne çıkıyor. O yıllarda, yani yirmili yaşlarımızın başında, büyük bir içtenlikle, atımızın terkisindeki ümitle dünyayı fethedeceğimize inanırız. Küçüklüğümüzden beri büyük bir hasretle beklediğimiz dümene geçme zamanı artık gelmektedir; senelerdir planladığımız, gerçekleşmesi için geminin kontrolünün başına geçmemiz gerektiğini düşündüğümüz şeyler, günbegün yaklaşırlar. İstikbal açık, diye düşünürüz. İstikbalimizi yapacaklarımız şekillendirecektir; öyle ya, her şey bizim elimizdedir! Kendi kaderimizi çizeceğimizi ve bunu yaparken de, izlediğimiz filmlerdeki protagonistler gibi, zorlukların üstesinden bir bir gelip destanlar yazacağımızı; tıpkı kadim metinlerdeki kahramanlar gibi, yapacaklarımızla kendi adımızı kendimizin koyacağını tahayyül eder ve buna bütün saflığımızla inanırız. Hadi kabul edelim, bu inancımızı paylaşmayan herkes, bize biraz aptal gelir. Bizde iz bırakan her şey, biraz da bu inancın umamisiyle çoğalır."
Yazının tamamına ulaşmak için lütfen tıklayınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder