Uzun zamandır film izleyemiyordum; bugün 2018'deki Cannes Film Festivali'ndan Palme D'or ile dönen "Mankibi Kazoku"yu (bundan sonra Türkçe adıyla Arakçılar olarak anacağım) izledim. Aynı sene Nuri Bilge Ceylan'ın "Ahlat Ağacı" da yarışmadaydı. Doğrusu, Arakçılar'ın bu denli öne çıkmasına epey şaşırdım. Cannes'ın sahiden belirli bir bakışı olabiliyor gibi hissediyorum. Kimi temalar, bir şekilde daha öne çıkıyor ve avantajlı konuma geliyorlar.
Arakçılar ne anlatıyor? En yalın tanımıyla, birbirlerinin seçilmiş ailesi olan, fakirliğin uç noktasında bir grup arakçının hikâyesi. Bu kişiler ilk bakışta bir aile gibi duruyor; ancak zamanla, kan bağı olan değil; birbirlerine tuhaf bir sevgiyle bağlı olan, seçilmiş bir aile olduklarını görüyoruz. Arakçılar, yalnızca dükkandan ufak tefek şeyleri değil; başkalarının hayatlarını da araklıyorlar. Ailelerinden kopup bu aileye dahil olan çocukları konu ediniyor; ama, Yeşilçam sinemasında görmeye alışık olduğumuzun aksine, bu kez sert bir ortama değil; bilakis birbirlerine sevgiyle bağlanmış insanlara tanık oluyoruz. Film genel olarak bu iskelet üzerine oturuyor: Aile nedir? Gerçek anne-baba kimdir?
Rahatça akıp giden bir film; beri yandan, neden bilmiyorum; ama beni derinden etkilemedi. Belki de konunun farklı şekillerde Yeşilçam tarafından da ele alınıp suyunun çıkartılması nedeniyle en azından benim için konunun tavsamasından kaynaklıdır. Elbette Arakçılar bambaşka bir estetik dil ile konuyu ele alıyor; ancak yemeğin kendisi size uzak olunca, aşçı nice iyi olursa olsun arada her dem bir mesafe kalıyor. Doğrusu, farkında olmadan Nuri Bilge Ceylan'ın Ahlat Ağacı ile de kıyaslamış olabilirim. Hakçası, sahiden onu geride bırakıp büyük ödüle ulaşmayı hak eden bir film miydi, emin değilim. Beri yandan bu bir spor müsabakası değil; belli ki o yılki jürinin damak tadı ile benimki çok farklıymış. Benzer bir şeyi, 2011'deki Cannes sonrasında da yaşamış; şimdi hayranı olduğum Dardennelerin o yıl Bir Zamanlar Anadolu'da ile Jüri Büyük Ödülü'nü paylaştıkları Bisikletli Çocuk filminin bir türlü içine girememiştim.
İçeride kıyas mekanizmaları çalışıyor demek ki, biz farkına varmasak bile.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder